15 Haziran 2010 Salı

Ayrılık......

Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak.Evinizin sizi içine sığdıramıyacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz.Sokağa fırlayacaksınız.Sokaklarda dar gelecek.Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi.Ne denizin mavisi açacak içinizini ne pırıl pırıl gökyüzü.Kendinizi taşıyamıyacak kadar çok büyüyecek bir yandanda kaybolacak kadar küçüleceksiniz.Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan önemli olan sağlık, yaşamak güzel boşver hersey unutulur.Siz hiç birini duymayacaksınız.Gözyaşlarınızdan etrafı göremez hale geleceksiniz.Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz.Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz.Ölüme çare bulundu yada yarın kıyamet kopacakmış deseler başınızı kaldırıp ne dedin? diye sormayacaksınız.Yalnız ikiside yetmeyecek.Geçmişi düşüneceksiniz.Neredeyse dakika dakika.Ama kötüleri atlayarak onla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz,gittiğiniz yerlere gitmek.Bu size hiç iyi gelmeyecek.Ama bile bile yapacaksınız.Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğinizi söylese kaçacaksınız.Aslında kurtulmak istediğiniz halde o acıyı yaşamak için direneceksiniz.Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz.Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz.Herkesi ona benzetip kimseyi onun yerine koyamayacaksınız.Hiçbir şey oyalamayacak sizi ilaçlara sığınacaksınız.Birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan,sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren.Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek.Boğazınız düğümlenecek dinleyemeyeceksiniz.Uyumak zor uyanmak kolay olacak.Sabahı iple çekeceksiniz.Bazende hiç güneş doğmasa diyeceksiniz.Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler.Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz.Belki çivi çiviyi söker diye can haliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz.Nafile düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek.Rüyalar göreceksiniz gerçek olmasını istediğiniz her sıçrayarak onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz.Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz,aramayacağını bile bile.Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek,ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla yüreğiniz burkulacak canınız yanacak.Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz.Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden.Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız.Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz.Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz.Onunla hiç bir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek.Ama bir umut onunla bir gün bir yerde karşılaşma veya barışma umudu.Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak gel gitler içinde yaşayacaksınız.Buna yaşamak denirse..Razımısınız bütün bunlara??Hazırmısınız sonunda ölüp ölüp dirilmeye.O halde sevip aşık olabilirsiniz.Ben şu anda çok seviyorum.Ama hiç tavsiye etmiyorum.Çünkü çok acı veriyor ayrılık!!!!!!Bu acı yüzünden intihar bile etmek istiyorum.Ama bir umut beni yaşama bağlıyor!!!!!!

1 Haziran 2010 Salı

Biz Canavarlar......

Yalnızlık denizinde yüzen bir balık, beyninde binbir düşünceler düşmanlarından habersiz nereye gittiğini bilmeksizin kuyruk sallıyor.Belki büyük balıklara yem olmak için yüzüyor bu balık ama o zaten yalnızlığa yem olmuş ve bunun farkında.Korkusuzca yüzüşü belkide bu yüzden.Bir umursamazlık var üzerinde dünyanın bu sessiz çığlığına belkide bu yüzden kulak vermiyor yada içindeki o uçsuz bucaksız hiç sesi kesilmeden haykıran bir çocuğun ağlarcasına yalvaran tavrı buna izin vermiyor.Belkide yalnız kalmayı kendisi seçtiğinden ve bu kararının doğru olduğunu bilmesine rağmen içindeki yalnızlık deryasının çocukça bir ağlayışı her şeyi unutturuyor ona.Bilmiyorum ama belkide bencilliğinden böyle davranıyor.Denizlerdeki hatta biraz daha ileri giderek dünyadaki en büyük derdin kendisinde olduğuna inanmıştı çünkü o bugüne kadar.Bu duygular içinde nereye gittiğini bilmeksizin umutsuz bir çırpınış içinde yüzmeye devam etti.Birden önünde kıvranan bir şeyin farkına vardı.O dikkatini çeken şeye doğru ilerledi,iyice yaklaştığında onunda bir balık olduğunu anladı.Şaşkın şaşkın bakmaya başladı dikkatlice.Simsiyah bir balık duruyordu karşısında,bir an akıl süzgecinde şöyle bir dolandı sonra anladı böyle bir balığı hiç görmediğini.Ama farklı bir şeyler sezdi.Çırpınan sanki büyük bir balığın pençesine yakalanmış kurtulmak için çaba sarfeden bir haykırış duyuyordu, daha önce hiç görmediği bu balıktan.Ona yardım etmek için harekete geçti.Biraz daha yaklaştığında siyah balığın haykırışına iyice kulak kabarttı.Uzak dur sakın gelme!!!!!!Birden şaşırdı.Bu ikazla durup, şaşkın bakışları arasında siyah balığın can verişini izledi.Yine binbir düşünce ve beynindeki binbir soruyla yüzmeye devam etti.Acaba dedi kendi kendine acaba benim ona yardm etmeme neden izin vermemişti.Neden ölümü istiyordu?Yüzmeye devam etti yine yalnızdı.Biraz sonra ileride bir çok balığın hareketsiz bir şekilde durduklarını farketti.Biraz daha yaklaştığında yine simsiyah birçok balığın ölmüş olduğunu anladı....Neden!!!!!! diye sordu.Neden bu balıklar ölüyordu?Üzüntüsü içindeki haykıran çocuğun sesi bir kat daha arttı.Yüzmeye devam etti.Bu sefer simsiyah bir tabaka gördü denizin dibinde bazı sesler duymaya başladı,sonra biraz şaşkın ama dikkatle sesleri dinlemeye başladı.Bunlar insanlardı....Hani o garip yaratıklar.Hep onu yakalamaya çalışan canavarlar,kendi aralarında konuşuyorlardı.Bir tanesi denizdeki bütün balıklar ölmüş bu seferki savaş çok büyük sonuçlar doğurdu,diğeri evet bu denizleri temizlemek çok zaman alacak.Belkide kimbilir denizlerin dibinde kaç çeşit canlının soyu tükendi.Bu sözlere yabancı değildi balık.Daha önce anneside anlatmıştı bunları ve babasının ölümü evet babasının ölümü bu yüzden değilmiydi.Bir deniz savaşı sırasında petrol yüklü bir tankeri batırmışlardı.Denizlerin dibine simsiyah bir sıvı yayılmış bütün balıklarla birlikte babasınında öldüğünü anlatmıştı annesi gözyaşları içinde, ama o zaman annesinin bu anlattıkları onu pek üzmemiş sadece babasının ölümü onu etkilemişti.Şimdi daha iyi anlıyordu annesini birden içinde onun hiç sevmediği bir kin kapladı.Öfkelendi....Nefret etti insan denilen canavarlardan,elinde olsa hepsini yok etmek istiyordu.Hepsini denizlerin dibine koyup bu sefer o siyah sıvıyla onları boğmak istiyordu.İntikam almak istiyordu hepsinden.Neden yapıyorlardı bunu?Neden birbirlerini öldürürlerken onlarada zarar veriyorlardı?Sonra düşündü niye vermesinler ki dedi.Birbirlerini öldüren o yaratıklar neden balıklarada zarar vermesin ki,peki bunun hesabını kim soracaktı?Kim cezalandıracaktı onları?Birden büyük bir balık olmak istedi.Aynı balinalar gibi yine annesi anlatmıştı onlar koskocamanlardı büyük ağızları ile herşeyi yutabilirlerdi.O zaman intikamını alacaktı.O zaman denizlerde hareket eden insanları taşıyan o gemilere saldırabilirdi.Onlara zarar verip intikamını alabilirdi.Tekrar düşünceler alemine daldı.Birden içini birşeylerin titrettiğini fark etti.Bu seferde kalbinde bir acı hissetti.Sonra sordu kendine ama dedi ya onlarında küçük bir çoçukları varsa ya o çocuklarda benim gibi babasız kalırsa.Düşüncelere dalıp gitti......