28 Mayıs 2010 Cuma

Babanız Yaşıyorsa Hala Çocuksunuz......

       Savaşın ortasında komutansız kalmaktır babasız kalmak....!!

Babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur.İşte bu harika.İnsan babası ölünce büyüyor çünkü.Yalnız başına kalıyorsunuz.o zaman artık.Çocukken her şeyi bilen herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor.Zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor.Uzakta olsa da bize dokunamasada.Usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz her şeyi bilen babamızın sorularıysa biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor.Müdahale etmese soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık.Biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi!!!!Zaman artık onun zamanı değil ya.Teknoloji gelişti ya.Her şey değişti ya.Oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.Çünkü o güçlü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan güneşten koruyormuş meğer o gölge.Siz de aile kuruyorsunuz baba oluyorsunuz sizinde gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama siz o gölgeyi çok arıyorsunuz.Babanız öldüğünde büyüyorsunuz.Artık soru soracağınız öğreneceğiniz azarlarını duyacağınız takdirlerini alacağınız akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık.Hep sessiz ağlayan suskun seven en zor dönemde bile yıkılmaz görünen sırtınızı dayadığınız o güçlü çınar yoksa artık.Büyüyorsunuz o zaman işte.Savaşın ortasında komutansız kalmaktır babasız kalmak.Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur......

Seneler Sonra Babama Mektup......

              Seni kocaman sevdiğimi hiç söyleyememiştim babacığım....

İlkokula gittiğim dönemlerdeydi sana en son yazdığım mektup.Annem söylerdi ben yazardım.Ne duygularımı ne kendimi ifade edemezdim.Ama yinede sana yazmanın sevincini yaşardım.Aradan uzun yıllar geçti.Kardeşim büyüdü ben büyüdüm, düşüncelerim duygularım ve yüreğim büyüdü.En çok büyüyende ne oldu biliyormusun?Sana olan sevgim kişiliğine olan hayranlığım.Evet sevgili babacığım gözümde büyüttüğüm o kadar anlamsızlıkların içinde en anlamlı olan sendin.Biliyorum fırtınalar kopan o yüreğinde evlatların için ne kadar derin bir sevgi beslediğini.Biliyorum için için yandığını.Başını her yastığa koyduğunda cevabı verilmemiş birçok soruyu yüreğinin derinliklerine gömdüğünü.Biliyorum başkasının acılarına ağlarken asıl seni yakan ateşin kendi acıların olduğunu.Beni ve kardeşimi ne kadar çok sevdiğini biliyorum.Senin için ne kadar değerli olduğumu biliyorum.Seninde bilmeni istediğim şeyler var.Seni içimden hep sevdim başkalarına seni çok sevdiğimi defalarca söyledim ama karşına geçipde ''BABACIĞIM SENİ ÇOK SEVİYORUM'' diyemedim hiçbir zaman.Evet bu bir eksiklik babacığım.Oysa birbirini sevmeyipde seviyoru oynayanların cirit attığı şu dünyada bu büyük bir eksiklik değilmi.Beni bağışla işte şimdi söylüyorum....


                SENİ SEVİYORUM BABACIĞIM....
                SENİ ERKEK ÇOÇUĞU GİBİ SEVİYORUM....
                SENİ İKİ ÇOCUĞUNDAN BİRİ OLARAK SEVİYORUM....
                SENİ ŞU KÜÇÜCÜK DÜNYADA KOCAMAN SEVİYORUM....

Gördüm......

Bir arkadaşın ne kadar iyi olursa olsun seni üzeceğini ve senin yinede onu affetmen gerektiğini öğrendim.Bazen başkaları tarafından affedilmenin yetmediğini kendinide affetmeyi öğrenmen gerektiğini öğrendim.Kalbin ne kadar kırılmış olursa olsun dünyanın senin acılarından dolayı durmayacağını geçmişimiz ve durumumuzun kişiliğimizi etkilediğini ama olmamız gerekene karşı sorumlu olduğumuzu öğrendim.İki kişinin tartışmasının birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediğini öğrendim.Ve tartışmadıkları zamanda sevdikleri anlamına gelmediğini.Bazen kişiliğini eylemlerinin önüne koyman gerektiğini öğrendim.İki kişinin tamamen aynı olan bir şeye baktıklarında bile farklı şeyler görebildiklerini öğrendim.Hayatlarında her zaman dürüst bir şekilde daha ileriye gitmek isteyen kişilerin sonuçları önemsemediklerini öğrendim.Seni doğru dürüst bile tanımayan kişilerin hayatını birkaç saat içinde değiştirebileceklerini öğrendim.Verebileceğin bir şey kalmadığında bile bir arkadaşın ağladığında ona yardım edebilecek gücü bulabileceğini öğrendim.İnsanları üzmeden ve duyarlı olarak kendi fikirlerini söylemenin çok zor olduğunu öğrendim.Sevmeyi ve sevilmeyi öğrendim.GÖRDÜM ÖĞRENDİM....MUTLUYUM!!!!!!

Susma Konuş......

SUSMA NE OLUR!!!!!!

Önce bir şeyler anlatmak istiyorsun,sonra tarifsiz bir suskunluğa gömülüyorsun.Korkuyorsun,üşüyorsun,geldiğim gibi gideceğimden korkuyorsun.Renkli masallar
örtüyorum üzerine üşümen geçmiyor.Yüreğin serçe pırpırı,yüreğin eski zamanlardan kalan sürgülü kapı.Aşkımızın güzelliği geleceğe ait düşler kurmakta saklı.Keşke şiirlerdeki o pembe panjurlu evler olsa,keşke iki oda bir mutfak konulu şarkıların içinde kaybolsak.Telefon mesajlarının yerine uzun uzadıya mektuplar yazan eski aşkların gölgesi olsak.Genciz aklımız bir karış havada ama duygularımız avare değil bunu herkes bilsin.Senin hayatından çekip gitmeyecek kadar uysalım,ve de sevdalı.Ben sana kilitliyim.Seni gördüğüm ilk gün başladı ben de,hayatı seninle sona erdirmek tutkusu.Seninle yaşlanmak istiyorum.Bütün çiçeklerden güzel koktuğunu beni eski istanbul yangınlarından beter yaktığını,cümle aleme haykırmak istiyorum.Adınla başlıyorum sabahlara gecelerimi gözlerinin ışığıyla aydınlatıyorum.Kaç zamandır rüyalarım senin.Hiçbir şey gözlerindeki derinlik kadar anlatamaz seni.O derinlikte kaybolmak istiyorum.Beni o kuyuya sarkıt ipimide aşağıya sal inan razıyım.Ben senin yalnızlığını sevdim.Ninelerimizin aşkına özenen yanını.Ben senin ürkekliğinı sevdim, başını öne eğen aile terbiyeni.Ben senin korkularını sevdim her şeyini.Ama en çok gözlerini.Bana gelirken bayram sabahı gibi süslendiğin gözlerini.Yaşımız büyürken aşkımızda büyüsün izin ver.Her zaman davullar böyle dengi dengine vurmuyor!!!!!!

Hoşçakal......

HOŞÇAKAL...YİTİK AŞKIN PRENSİ...

Sakın dolanmaya kalkma adımlarımın önünde. Gözlerim kör artık bakışlarındaki sahteliğe. Ait olmadım hiç yüreğine. Farzet ki bir kırlangıç yuva kurdu baharının en parlak gününe, sonbahara döndü mevsim bu sevgide. Kırlangıç topladı yuvasındaki emanetleri, göç ediyor sıcacık bir iklimin tam göbeğine...
Kal bakalım şimdi o çok iyi tanıdığın yalnızlık şehrinde. Dön yeniden kör kandillerin aydınlattığı gecelerine. Işığımı bırakır mıyım hiç bitik bir sevgide? En parlağından yıldızlarımı yerleştirdim gözbebeklerime. Dönüp geriye bakar mıyım sanıyorsun bitik aşkımın prensi? Dönüşler yüklenmemiş aşkımın belleğine.
Bir damla yaşı çok gördüm diye kızma bana. Hakeden sevdalarda seller taşımayı bildi yanaklarım olanca yumuşaklığıyla. Sesimi geri aldım gecenin duyulmaz çığlıklarından. Teşekkür etmelisin bana. Temmuz sıcağı kıvamındaki sesimden sonra, yabancılığın tüm soğukluğuyla çınlayan sesim, donar kalırdı kulaklarında...
Kumdan kaleler yıkıldı artık. Şekillendirirken eklemeyi unutmuşuz güveni, unutmuşuz tüm malzememizin sımsıkı kenetlenmesi gerektiğini. Ufacık bir dalga nasıl da yerle bir etti eksik yarattığımız eserimizi. Ete kemiğe bürünmedi hayaller. Başladığı gibi bir çırpıda bitti.
Gözbebeklerine yerleştirmek için boş çabalar harcama masumiyeti. Ne yazık ki büyüdü içimdeki çocuk. Gerçek bir adamı, yalan gözlerin yanan ışıklarıyla kandıramazsın ki...Zaten toplanacak bir bavulum bile yok! Paylaştığımız bir yalan sevgi, o da yanımda götürmeye değmez ki!
Hep sağlam bastı ayaklarım yere. Boş düşler değildi güç veren adımlarıma. Kuru yapraklar gibi çatırdıyorsun her adım attığımda. Sadece birkaç dakika sürer bu hışırtının kulağıma verdiği rahatsızlık. Yumuşacık hayatıma adım attığım anda, hafızam bir oyun oynayıverir bana! Silinmiştir son beş dakika! Bendeki izin bu kadar olur bitik aşkımın prensi. En fazla birkaç dakika...
Elbet düşersin aklıma ara sıra. Hatırlar gibi sevdiğim bir elbiseyi ya da renkli bir yer minderini, hatırlarım bir zamanlar beni sevdiğini! Ne kadar yer ederse bir eşya yüreğimde, kapladığın yer de öyle küçüktür geçmişimde.
Giden ayaklarım olsaydı, serilir belki önüne durdurabilirdin beni bir hamlede. Ama işin zor arkadaş, çünkü alıp başını yüreğim gitti ayaklarımdan önce. Ne söz dinler benim gönlüm, ne dur durak bilir aşkına esince.Hatta, bir sır vereyim sana, ben bile engelleyemem onu gitmeye karar verince. Ayrılıkla sevişirken bir yürek, kulak asmaz hiçbir yalvarışa, tıkar kulaklarına tüm yakarmalara...
Kaybettin bitik aşkın prensi. Aşkı tanıyan bir adam, asla aşktan azına razı olmaz. Yer edinemediğin bu yürek, sahibi olamadığın bir yürek, boş sevdalara kiracı olmaz. Kapısından dön artık bu sevdanın, kapalı kapılar ardında ses vermeyen bir aşka yalvarılmaz. Hoşça kal bitik aşkın prensi, beddualar aşkı tanıyan bir yüreğe yakışmaz..."

Dostumsan Bileyim......

Dost musun? Öyleyse canın canımdır... Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi...Hem sakınmadan, mertçe..Hani bilirsin, esirgemem lafımı,ne sekil gelirse, öylece..Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,seni de dupduru isterim karsımda.. Dostsan;Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!Arkamdan şikayetlenme! Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme! Laf değil, icraat beklerim senden!Öyle bak ki, hislerini görebileyim.. Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı! Dil dönerken söylenmeli her şey...Kulak duyarken anlatılmalı.Göz bakarken bakmalıyım sana.. Can sağ iken sarılmalı...Keşkelere meydan vermemeli hayatım,pişmanlıklarla yoğrulmamalı.. Dirime selâm vermeyen,ölüme de fazla yaklaşmasın! Dostsan, ölmemi bekleme!Haklıysam, yasarken savun beni! Yasarken yanımda ol! İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan! Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!Her söylediğimi onaylaman sart değil. Her yaptığımı beğenmen de gerekmez.. Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle, sıkılma! Yadırgayabilirsin beni ve ben de seni tuhaf bulursam şaşırma..Kandırmanı asla kabul edemem! Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,Beni, bana sormadan yargılama! Her yediğimiz aynı olmaz belki,her dakikamız birlikte geçmez.Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,ağladığında seninle birlikte oturup ağlarım.. Belki her çağırdığında gelemem fakat,derdine ortak ararsan, koşarım.Ben de herkes gibi insanım elbet,ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok! Senin işin bu değil! Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasında.. Dostsan;Küçümsemeden, küfretmeden,Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma..Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım ama.. Yorulduğum zamanlarda,dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına.Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim.Ve bir deli kadar art niyetsiz.Uğruna seve seve hesabı şaşırırım. Görmezden gelebilirim yanlışlarını..Başkaları enayilik sayabilir,başkaları akılsızlığıma yorabilir,bunları dert bile etmem, ama,Sen, aslında aptal olmadığımı,her an, tekrar tekrar hatırla!Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!Seviyorsan, cimrilik etme, söyle! Muhabbeti varken, yokmuş gibi yapanla,hiç sevmediği halde, yılışıp durana sinir olurum! Neyse, o olmalı insan.. Kendisi olmaktan korkmamalı! Kendisi olmaktan kaçmamalı!Bil ki, sensin diye seni bırakmam ama,ben olduğum için bırakırsan beni,yas da tutmam arkandan!Bedel mi? Ödemeyeceksen çıkma yola içten pazarlık edersen, ancak kendine edersin..Kendince küser barışır, kendi kendini yersin! Dostsan, mevsimince yağ.kışsan kar ol, güzsen yağmur..Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem senden, ille de bahar olmanı beklemem ama, dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma..Belki de çok geldi bunca talep..Bana karsı hiçbir mecburiyetin yok, korkma. Sana fazla geldiğim ilk anda,arkana hiç bakmadan dönüp gidebilirsin..Geçip gidebilirsin,borçluluk hissetmeden..Mutlaka bir açıklama da beklemem senden ama,gitmeye davranırsam bir gün,sen de karsımda set olma!Dost musun? Öyleyse, canın canımdır Yoluna baş koymaya hazırım ya, başını da yollarımda isterim, unutma!!!!!!

Geç Oldu Ama......

ÖĞRENDİM......

İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim.Yapabileceğim tek şey sevilebilecek biri olmaya çalışmak.Gerisi onlara kalmış.İnsanları ne kadar düşünürsen düşün onların seni düşünmediklerini öğrendim.Güven elde edebilmek için yılların gerektiğini ama yok etmek için saniyelerin bile yettiğini öğrendim.İnsanın ancak on beş dakika çekici olabildiğini ondan sonra alışıldığını öğrendim.Kendimi karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptıklarını değil,kendimin en iyi yaptıklarını kıstas almam gerektiğini öğrendim.Sevdiğin kişilere hep sevgi dolu sözler söylemem gerektiğini, belki bunun son görüşün olabileceğini öğrendim.Her ne kadar onu çok düşünsen de yine de sana sırtını dönebileceğini öğrendim.Kahramanların yapılması gerekenleri ne pahasına olursa olsun yapanlar olduğunu öğrendim.İnsanların hesapsız sevdiğini ama bunu nasıl göstereceklerini bilemediklerini öğrendim.Sinirlendiğinde gerçekten buna değse bile asla acımasz olmamam gerektiğini öğrendim.Gerçek dostluğun ve gerçek aşkın aranızda uzak mesafeler olsa bile büyüdüğünü öğrendim.Birisinin seni istedğin gibi sevmemesi onun seni tüm benliğiyle sevmediği anlamına gelmediğini öğrendim!!!!!!

Yanlışı Yaşıyorum......

BEN ŞİMDİ YANLIŞI YAŞIYORUM

Yalnızlığın bu türlüsünü hiç yaşamadım ben. Oysa bu yalnızlığın ilacının sen oldugunu biliyorum. Elimi uzatsam tutacağını, kaygılarla dolu saatlerin bir anda yok olacağını biliyorum. Sandığın kadar güçlü değilmişim demek ki!
Konuşmak istiyorum. `Seni hiç sevmemiştim, sana değer vermemiştim` de...mek istiyorum. Ama çıkmıyor bu sözcükler ağzımdan. Tıkanıp kalıyor boğazımda. Nasıl söyleyebilirim ki bunu? Seni düşünmenin bile bana heyecan verdiğini nasıl inkar edebilirim? `Sen hayatımda değişik bir renktin. Değişiklik arıyordum, sen bana yaklaşınca uzak kalamadım` demek istiyorum. Oysa renklerin güzelliğini seninle keşfettim ben. Her renge senin adını verdim. Hayatımda bir değişiklik olduysa bu seninle geldi. Senden uzak kalmayı hiç düşünemedim ki! Sana yakın olmanın verdiği hazzı başka hangi duygu tattırabilirdi bana?
`Çekiciydin, güzeldin. Bu yönünle etkiledin beni. Kişiliğin, kültürün, zekan hiç dikkatimi çekmedi` demek istiyorum. Bunun yalan olduğunu sen de biliyorsun. Sen yoktun; sözlerin vardı, kendini anlatışın vardı, hayata bakış açın vardı. Ve ben senin olmadığın zamanlarda işte bunlarla yaşadım. Şimdi `beni sadece çekiciliğin etkiledi` dersem kendimi inkar etmiş olmaz mıyım?
`Kilometreleri senin için katetmedim. Sadece öyle zannetmeni istedim. Bir oyundu bu` demek istiyorum. Ama kendimi kandırıyorum. Çünkü ben o yolları içimdeki o tarif edilmez heyecanla aştım. Seni gördüğümde yaşadığım titremeyi gizleyebilmek için ne yapacağımı şaşırdım.
Aslına bakarsan `ben aşka falan da fazla inanmam` demek istiyorum. Aşkın gücünün hayattaki başka hiçbir şeyden daha kuvvetli olamayacağına inanırken... Doğruları yüreğimin sesiyle bulurken... İnsanı insan yapan en önemli şeyin aşk olduğunu düşünürken... Aşka inanmam demek, ben hiç yaşamadım demekle eş anlamlı.
Hayat hep seçenekler sunar insana. Ama her zaman en doğrusunu seçmek mümkün değil. Önemli olan yaşanan yanlış da olsa bundan yarına dair bir ders çıkarabilmektir. BEN ŞİMDİ YANLIŞI YAŞIYORUM

Keşke Dost Kalsaydık......

Sevgiliyle Dost mu Kalmak !!!

yitirilen sevgilinin ardından dost kalmak mı?” dediniz...

Dinleyin benim dilimden o zaman...

“yağmur daha yeni dinmiştir, dökülen gözyaşlarının
verdiği huzur gibi hafiflemiştir yerküre..
gökkuşağının
can alıcı renkleri herşeye rağmen yaşanacak bir hayat
olduğunu işaret ediyor, bahar sadece ...bir mevsim
olduğunu, bu diyarlara tekrar tekrar geleceğini fısıldıyordur
kulaklara.. güzellikleri böylesi görebilen gözlerin aksine
bedenin kalan yarısı hem zihnin hem de
duyguların zincirleriyle arkaya doğru çekiliyordur.
İncecik bir ses, belki de bir fısıltı, “kal..” diyordur.. “kal !”... “dostum olarak kal..”,
“seni kaybetmek istemiyorum..”
sesin geldiği yön karanlıktır az öncekinin aksine...
belirsiz.. alabildiğine hüzünlü..
incecik başakların gövdeleri kırılmaya yeltenmeli..”
karşılıksız sevgilerin sonunda sık sık yaşamışsınızdır yukarıdaki tercih anını..birileri sizi kaybetmek istemez, yanında kalın ister.. oysa, siz onun karşısında kaybetmiş, verdiğiniz sese hoş bir yankı bulamamışsınızdır ve çoktan yola koyulmuşsunuzdur bile, elinizde duygularınızı aceleyle tıkıştırdığınız valiziniz.. sevgisini sizden esirgeyen güzel varlığınızı istemektedir
“kal..” derken..
kendinize rağmen başka bir hayata hizmet etmek..
gurur şapkanızı takıp gidiniz sevenler..
kalmak sevginizi inkar etmektir, yüreğinize bu kadar mı saygınız var yoksa? yoksa çok mu güçlüsünüz? ya da güçsüz?
“senin yanında kalamam güzel.. seni sana emanet
ediyor ve gidiyorum ağlamaklı.. emanetlerim arasında
sevgim yok, sakın şaşırma..
o sadece ben varken
değerli.. benden beni isteme! veremem.. hem o bana
da ait değil ki.. onu bir bekleyen olmalı, sen sansam
da ben.. gitmeliyim ben..
senin kalan sevda öykülerini
acıyla izleyerek vakit kaybedemem.. gönlümün
koridorları aşılmak ister, durduğum bu istasyon acı
verir bana..”
hızlı adımlarla koştu delikanlı..
farketti ki, gözlerinin vadettiği o topraklarda gökkuşağı yoktu, pırıl pırıl sularda..
kendi varlığını bakışlarında görebildiği sevgililerde..
anladı, gökkuşağı o güzelin gözleri, pırıltı ondan yansımaydı sadece..
güzellik izlerken taze kalmaz sonsuza değin yaşam damarlarınızda gezinmeli
size güç vermelidir..

......siz siz olun sevginizden vazgeçmeyin......

Gölgesinden Korkan......

Bu yol
korkaklar için değildir iyi oldu gelmediğin Bu sulardan her babayiğit
içemez, Bu köprüden her benim diyen geçemez, iyi oldu gelmediğin
Yumuşacık yürek gerek, sevgi kadar derin gözler, inançlı bir bilek gerek
iyi oldu gelmediğin. Sen, bilindik kıyıların sığ sularında
açılmadan yaşarsın Sen,okyanus mavisine uzaklardan bakarsın, Biz,
yürüyemeyeceğin kadar uzak, düşleyemeyeceğin kadar renkli, ve berrak bir
ülkeye birlikte gidemezdik. Sen, açık denizlerden habersiz bir balık,
yalçın tepelerden uzak bir martısın. Sen, benim için korkak, herkes için
heryerdeki insansın. İyi oldu gelmediğin. Alınmanı istemem, darılman
üzer beni, sana yalan söyleyemem. Tabi, hep sevdim seni, sende sığ
suları, sende martıları, açık denizden habersiz balıkları, sıradan
insanları. Geçemeyeceğin köprüleri, düşleyemeyeceğin mavileri sende
korkaklığı sevdim. Sende sevgisizliği sevdim. İyi oldu gelmediğin..

Karşılıksız Aşk......

Karşılıksız aşk üzerine mektup...

Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.
Şiirl...er, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı .. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.
Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.
Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim.

O da MUTLU OLMAN.
MUTLU OL SEVDİĞİM..

BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...